En çok sorulan soru, nedir bu mindfuless?
Tek bir cevabı yok bu sorunun, fark ettim ki herkese değişik şekilde anlatıyorum mindfulnessı. Kimine spor salonuna gidip zihni eğitmek gibi diye başlıyorum, kimine çok akademik bir şekilde zihni yargısızca ve merakla o anda tutmak, yaptığın şeyi yaparken bilinçli bir şekilde farkında olamak diye, kimine de hayatta ani tepkiler yerine bilinçli cevap verebilme yeteneğini geliştirmek diye.
Sonra devam ediyorum yüzmeyi öğrenmek gibi, 100 kitap okusanız da olmaz, o suya girmek gerek. Belki önce huzursuz hissedeceksin. Belki korkup kaçacak sonra yeniden deneyeceksin. Ama illa ki o suya gireceksin ve pratik yapacaksın. İşte ancak o zaman zihin değişmeye ve gelişmeye başlayacak. O zaman hayata tutumun farklılaşacak. Bu bir kaç günde olmayacak, belki yıllar, 10 yıllar gerekecek. Belki de değişim çok çok az olacak ve seni tatmin etmeyecek. Ama yine de bir denemeye değmez mi?
Derste bir öğrencim sormuştu, “Tamam zihnimi anda tutuyorum ama çok emek ve güç harcıyorum, bunu neden yapayım ki?” diye. Doğru özellikle başta çok emek gerekecek ama sonra o zihnin otomatik pilottan çıkacak.
Aslında belki tersten anlatmak lazım, yapmazsan ne olur: Yapmazsan uyanık olduğun zamanın yaklaşık %45’ini otomatik yaşamış yani aslında yaşamamış olursun, hayatının neredeyse yarısını kaçırmış. Çocuğunla geçirdiğin anları, dinlediğin şarkıyı, okuduğun kitabı, iş yerinde yaptığın projeyi bile. Zihnin sürekli seni alıp istediği yerlere çekip dikkatini dağıtıp üstüne de seni strese sokacak ne varsa onunla dolduracak demektir. Geçmiş pişmanlıklıklar ile gelecek kaygısı arasında bir yerde sıkışıp yaşamak….
İşte bunun için lazım mindfulness, otomatik pilotta stresle değil de keyifle dolu dolu yaşamak için…
